Akşam ezanına kadar sokaklarda oynayıp yorulduktan sonra, arabanın sesinden, onun geldiğini anlayıp kollarına koştuğumuz günler çok gerilerde kaldı.Sabahtan akşama kadar özler ve sarılıp özlem giderirdik. O da sanki, kısa süreliğine de olsa hayatın yükünü omuzlarından indirir ve günün tüm yorgunluğunu bizimle atardı. Sabahtan siparişini verdiğimiz, yiyecek-oyuncak vs. her ne varsa muhakkak alınmış olurdu. O varken şımarabildiğimiz kadar şımarırdık. Hatta zaman zaman kapris yapardık,hepsinin üstüne bir de nazımızı çekerdi. Dünyadaki bütün şımarma haklarımızı ona kullanmış olmalıyız ki,artık gelmiyor içimizden. Bizi en güzel dinleyenlerden biriydi o. Okulda neler yaptık, günümüz nasıl geçti, bizi üzen sataşan oldu mu, bunları sorardı ve eğer bir sorun varsa hemen çözerdi. Öyle zamanlarda küçücük bir çocuk olmaktan çıkıp, bir deve dönüştüğümüzü hissederdik. Çünkü her koşulda yanımızda olan bir kahramanımız ve sırtımızı yaslayabileceğimiz kocaman bir dağımız vardı bizim. Sakin, vakur duruşu ve öngörülü konuşmaları ile hayattaki en büyük rehberimiz oldu aynı zamanda. Bunu çocukken anlamamız mümkün değildi elbet. Ancak büyüdükçe gördük ki; en şanslı evlerden birinde, temelleri sağlam bir hayat görüşüyle donanarak büyüdük… Hayat; garantisi olmayan, mutlak sonun zamanını bilmediğimiz bir süreç. Bu süreçte sevdiklerimize her fırsatta sevgimizi ifade etmeli ve sarılmalıyız. Çünkü şairin de dediği gibi “bir gün ansızın ayrılacağız birbirimizden.” Bu alıntı eşliğinde, Konya,Atlıkarınca Reklam Ajansı olarak; artık bu Dünya’da olmayan babalarımıza rahmet diliyor, tüm babaların ve baba adaylarının Babalar Günü’nü kutluyoruz.
