Yaşam maratonunda herkeste yoğun bir telaşe ve dur durak bilmeyen bir koşuşturmacanın hakim olduğu sonsuz bir döngünün içinde benzer tekrarlarla yaşayıp gidiyoruz.Teknolojinin insanları kitleleştiriyormuş gibi görünmesine karşın bireyselleşme olgusu git gide artıyor. Teknoloji bu anlamda; yalnızlığı tetikleyen bir unsur olarak çıkıyor karşımıza. Fakat yalnızlığın ve gerçekten kendinle baş başa kalmanın da büyük artıları olduğu yadsınamaz elbette. Çünkü kendi iç dünyasında gezinmeyen ve en derinlerini keşfedemeyen bir insan kolay kolay üretemez.Özellikle hayal gücünüzü kullanmanız gereken bir işiniz varsa yalnız kalarak düşünmek, yaratıcılığınızı ve sınırsızlığınızı pozitif anlamda etkiler.
Reklam sektörü daima farklı fikirler ister, mizahi dokunuşlarla bezenmiş ince mesajları alır bağrına basar ve sürekli hayal gücünden beslenir. Konu, konsept ve verilmek istenen mesaja göre sürekli değişiklik beklentisinde olan hedef kitleye hitap edebilmek ve etki alanlarına girebilmekte ancak ve ancak hayal gücünü özgür bırakmaktan geçer.
İlham perileri zaman zaman vefasızlık edebilir ya da belli zamanlarda belli bir kalıbın üzerine çıkamayabilir insan. İşte böyle zamanlarda kuytu bir köşeye çekilmek suretiyle zihninizi berrak bir suyun akışına bırakır gibi devinimsiz bir hale getirdikten sonra yapmanız gereken tek bir şey var. “HAYAL GÜCÜNÜZÜ ÖZGÜR BIRAKIN.”
