Aralık ayının girmesiyle birlikte, kara kışa rağmen Konya’nın iklimi değişmeye ve sıcak bir hoşgörü iklimine dönüşmeye başlıyor. Sizin de anlayacağınız üzere bu ılıman iklimin sebebi; maneviyat diyarı Konya’ya uzanan ve yine burada sonlanan Mevlana Hazretleri’nin felsefesi ve yaşamı boyunca yaptığı her eylemin ve ağzından çıkan her sözün bizim için bir ders niteliği taşıyor olması. Afganistan’ın Belh şehrinde dünyaya gelen Pir, geçen zamanla birlikte bölgelerinin Moğol istilasına uğraması sonucu, babası Bahaeddin Veled’in aldığı karar sonucunda Anadolu topraklarına göç etmişlerdir. Dönemin Selçuklu sultanı Alaeddin Keykubat’ın kulağına kadar gelen bu durum, sultanın, Mevlana Hazretleri’ni Konya’ya davet etmesi ile birlikte pirin Konya’daki yaşantısını da başlatmış olur. Şems Tebriz-i Hazretleri ile de yolu burada kesişir. Zaten ilahi aşk ile atan kalbi, Tebrizli Şems’in ona kattıkları ile birlikte en üst seviyeye ulaşır. Fakat Şems’in ölümüyle birlikte üzüntüsünden dolayı aşkın narı, zerrelerine kadar işler…Evrensel “hoşgörü” dilinin öğreticisi olarak bilinen pir, kadim fikirleri ve bizlere bıraktığı eserleriyle, birçok Dünya ülkesinden insanları hoşgörü mevsiminde Konya’ya çekiyor. Hakk’a kavuşarak beden elbisesinden sıyrılan ruhun, Baki aşka kavuşmasını “düğün gecesi” olarak nitelendiriyor pir. Bu yıl 745.’si gerçekleşecek olan Vuslat yıl dönümü uluslararası anma törenleri (Şeb-i Arus) 07-17 Aralık tarihleri arasında icra edilecek. Tören boyunca yerli ve yabancı turistleri ağırlayan şehirde, ticari anlamda da bir canlanma söz konusu oluyor. Bu anlamda reklam ajansları da üstlerine düşen duyurma/tanıtma ve anma işini oldukça özenli bir şekilde gerçekleştiriyorlar. Çünkü, bu topraklardaki en büyük manevi mirasçılarımızdan biri olan Mevlana’yı ve etkili öğretilerini duyurabildiğimiz kadar çok kitleye duyurmak bizim için gurur verici bir sorumluluktur. Selam ve aşk ile…
